Antik dönemin sonlarında ''Sibiller'' olarak, tam bilinmeyen kahin kadınlar tanımlanmıştır. Kelimenin anlamı belli değildir. II. yüzyılda Romalı bilim adamı Varro'nun bildirdiği Yunanca ''siou boe'' türetme yanlıştır. Varro'ya göre 10 Sibil varolmuştur, diğer yazarlar daha fazlasından bahsederler. En tanınmışı Napoli'deki Cumaeli Sibil'dir. Ölüler diyarındaki babası Anckises ile konuşmak isteyen Romalı Kahraman Aeneas ona danışır. Onu tanrıça yerini koyduğundan, ona kurban vermek ister. O ise bunu reddeder ve Aeneas'a, Ovidius'un metemorfozlar'ında yazdığı hikayeyi anlatır:
''Bir zamanlar Apollon ona kur yapar, fakat o Apollon'un kendisine kehanet yeteneğini vermesine rağmen naz yapar. Apollon daha ne dileği olduğunu sorduğunda, bir avuç dolusu kumu yere saçar ve yere düşen kum taneleri kadar yıl dileğinde bulunur. Fakat talihsizlik eseri aynı miktarda gençlik yılı dilemeyi unutur ve Aeneas'ın ziyareti sırasında şimdiden 700 yaşında olan kendisi, hep daha da yaşlanmak ve yavaş yavaş buruşmaya ve kurumak üzere lanetlenmiştir.''
Roma'da Sibiller'in deyişleri ''Libri Sibyllini'' lerde toplanmış ve Jüpiter Capitolinus tapınağında korunmuştur; sadece 15 rahip meclisi bunlara kült ve litürjik sorularında danışabiliyordu. Efsaneye göre bunlar gizemli yabancı bir kadın tarafından, eski Roma Kralı Tarquinius'a altın olarak fahiş yükseklikte bir fiyata teklif edilmiş. Kral pazarlık yapmak istediğinde kadın kitapları yakmaya başlamış. Kadın kitapların 3'te 1'ini yaktıktan sonra, kral tümü için istenilen fiyata kalanlarını satın almış. Mabetin M.Ö 83'te yanmasıyla Sibil kitapları da yok oldu. Bunlar kehanetler değil talimatları içeriyordu. 76 yılında yeni bir koleksiyon oluşturulur, fakat Romalı devlet adamı ve başkumandan Flavius bunları IV. yüzyılda yaktırır.
II. Yüzyılda oluşan ''Sibil Kitapları'' koleksiyonunun, önceki ikisiyle hiç alakası yoktur; bu Yahudi ve Yahudi olmayan Hıristiyanlıktan etkilenmiş çevrelerden kafiyeli kehanetler içerir. Agustinus bunları eski ve gerçek sayar ve normalde şiddetle reddettiği bir görüş olan, Tanrı'nın inançsızların ağzından konuşmuş olabileceğinin çok az sayıdaki kanıtlarından birisi olarak görür. Mısralarının Yunanca kelimeleri ''İsa Peygamber, Tanrı'nın oğlu, Mesih'' için başlangıç harflerini veren kehanetlerden birisi onu ikna eder.
Sibil Kehanetleri, değiştirilmiş ve geliştirilmiş metinlerde geç ortaçağa kadar çok yaygın olarak görüşmüştür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder